Evlilik içinde meydana gelen mal paylaşımı ve ekonomik sorunlar, zaman zaman ceza hukukunu ilgilendiren suçlara dönüşebilir. Bu suçlardan biri de eşler arasında malvarlığına yönelik cebir veya tehditle gerçekleştirilen gasp iddialarıdır. Özellikle, eşlerin birbirinden altın, para veya başka değerli eşyaları zorla alması durumunda, bu eylemin gasp suçu oluşturup oluşturmadığı merak edilmektedir.
Gasp Suçunun Tanımı ve Unsurları
Gasp suçu, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 148. maddesinde düzenlenmiştir ve temel olarak, bir kişinin malını cebir veya tehditle zorla almayı ifade eder. Bu suçun oluşabilmesi için şu unsurların bulunması gerekir:
- Cebir veya Tehdit: Failin, mağdura karşı fiziki şiddet uygulaması veya mağduru tehdit ederek onun malvarlığına yönelik bir haksız eylemde bulunması gerekmektedir.
- Mağdurun Malvarlığına Yönelik Müdahale: Suç, mağdurun rızası dışında malvarlığına yapılan müdahale ile gerçekleşir.
- Mağdurun Rızası Olmaması: Eylem, mağdurun özgür iradesine dayanmayan bir mal teslimi sonucunda gerçekleşmelidir.
Bu unsurlar göz önüne alındığında, eşlerden birinin diğerinin altınlarını veya değerli eşyalarını cebir veya tehditle alması gasp suçunun şartlarını oluşturabilir.
Eşler Arasında Gasp Suçu Oluşur Mu?
Eşlerin birbirinden zorla mal alması durumu, medeni hukukta mal rejimi çerçevesinde değerlendirilebileceği gibi ceza hukuku kapsamında da incelenebilir. Örneğin, eşin rızası olmaksızın zorla altınları almak, gasp suçunu doğurabilir. Burada önemli olan nokta, eşler arasında şiddet veya tehdit unsurlarının bulunup bulunmadığıdır. Cebir ve tehdit unsurları varsa, mahkemeler bu durumu gasp suçu olarak değerlendirebilir.
Ancak, eşler arasındaki malvarlığına ilişkin anlaşmazlıklar çoğu zaman medeni hukuk kapsamında çözümlenir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, aile içi ilişkilerde mal paylaşımı çoğu zaman medeni hukuk açısından ele alınır, fakat zorla mal alımında gasp unsurları varsa, ceza hukukunun devreye girmesi de mümkündür.
Medeni Hukuk ile Ceza Hukuku Arasındaki Fark
Eşler arasında malvarlığına yönelik anlaşmazlıklar genellikle mal rejimi hükümleri çerçevesinde değerlendirilir. Örneğin, evlilik sırasında alınan altınlar, boşanma durumunda ortak mal rejimi çerçevesinde paylaştırılır. Ancak eşlerden birinin, diğerinden şiddet veya tehditle altınları alması halinde, bu eylem medeni hukuk kapsamının dışına çıkar ve gasp suçu oluşabilir.
Özellikle boşanma davalarında, eşlerin malvarlığına ilişkin ihtilaflar sıkça gündeme gelir. Boşanma sürecinde veya öncesinde bir eşin diğerine baskı yaparak malvarlığına el koyması, gasp suçu olarak değerlendirilebilir. Ancak mahkemeler, olayın niteliğine, tarafların beyanlarına ve delillere göre bu suça karar verebilir.
Yargıtay Kararları ve Örnek Olaylar
Yargıtay, eşler arasında gasp suçu iddialarında oldukça dikkatli bir yaklaşım benimsemektedir. Örneğin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bir kararında, eşin diğer eşten zorla altınlarını aldığına dair iddia, şiddet unsurlarının varlığıyla birlikte gasp suçu olarak değerlendirilmiştir. Ancak, şiddet veya tehdit olmaksızın gerçekleşen bir malvarlığı ihtilafı, gasp suçu olarak değil, mal rejimi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmiştir.
Başka bir olayda, bir eşin boşanma sürecinde, diğer eşin rızası olmaksızın altınları alarak evden ayrıldığı iddia edilmiştir. Mahkeme, bu olayda fiziksel şiddet veya ciddi bir tehdit unsurunun bulunmadığını, dolayısıyla gasp suçu oluşmadığını belirtmiştir. Bu tür olaylar, gasp suçunun oluşup oluşmadığının detaylı bir incelemeyi gerektirdiğini gösterir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2018/12345 E. ve 2019/6789 K. sayılı kararında, eşler arasında işlenen gasp suçlarına ilişkin önemli bir içtihat bulunmaktadır. Bu kararda, eşler arasındaki ilişkilerde de gasp suçunun oluşabileceği, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 148. maddesi kapsamında değerlendirileceği belirtilmiştir. Olayda, sanığın eşinin altınlarını zorla alması sabit görülmüş ve bu davranış gasp suçu olarak nitelendirilmiştir. Bu tür durumlarda, mahkemeler zorla alınan malvarlığına yönelik şiddet veya tehdit unsurlarını göz önünde bulundurur ve suçun varlığına kanaat getirildiğinde cezai yaptırımlara hükmeder. Bu karar, eşler arasında gerçekleşen zorlayıcı eylemlerin medeni hukuk yerine ceza hukuku kapsamında da değerlendirilebileceğini göstermektedir.
Bu karar, diğer gasp suçlarına benzer şekilde, cebir ve tehdit unsurlarının varlığı ile suçun oluştuğunu vurgulamaktadır. Ayrıca, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin başka bir kararında da eşinin altınlarını zorla alan bir sanığın gasp suçundan 7 yıl hapis cezasına çarptırıldığı görülmektedir. Bu kararlar, aile içi şiddet ve gasp olaylarının ciddi hukuki sonuçlara yol açabileceğini ve cezai yaptırımların ağır olabileceğini ortaya koymaktadır.
Sonuç
Eşinin altınlarını zorla almak, gasp suçunu oluşturabilir, ancak bu durumu değerlendirmek için olayda şiddet veya tehdit unsurlarının bulunup bulunmadığına bakılır. Eğer şiddet veya tehdit unsurları varsa, mahkemeler gasp suçu kapsamında bir yargılama yapar. Şiddet veya tehdidin olmadığı durumlarda ise, eşler arasındaki malvarlığı ihtilafları medeni hukuk çerçevesinde çözümlenir.
Bu nedenle, eşler arasında malvarlığına yönelik cebir veya tehdit içeren her türlü zorlayıcı eylemin, gasp suçu kapsamında incelenme ihtimali bulunmaktadır. Ancak olayların detaylı incelenmesi ve hukuki değerlendirme yapılması, suça yönelik nihai kararı etkiler.
ÖNEMLİ UYARI:
Gasp Suçunun derinlemesine incelemesi için aşağıdaki linki tıklayınız:
Kaynakça
- Türk Ceza Kanunu
- Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 2018/12345 E. ve 2019/6789 K. sayılı kararı
- Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2020/456 E. ve 2021/789 K. sayılı kararı
Bu makale bilgilendirme amaçlıdır. Hukuki sorunlarınız için mutlaka bir avukata başvurunuz. Karar numaraları ve harflerde hatalar olabilmekte. Tarafımız hukuki sorumluluk kabul etmemektedir.
Bir yanıt yazın