idare hukuku gaziantep avukatı idari dava avukatı

Tanımanın İptali Davası

Güncelleme Tarihi:

Kategori:

Tanımanın Şartları

Tanıma; babanın, nüfus memuruna, mahkemeye, notere veya konsolosluğa yazılı başvurarak resmi senette ya da vasiyetnamede çocuğun kendisinden olduğunu beyan etmesidir.

Tanıma beyanında bulunan kimse küçük veya kısıtlı ise, veli veya vasisinin de rızası gerekir.

Başka bir erkek ile soybağı bulunan çocuk, bu bağ geçersiz kılınmadıkça ve ananın kimliği tespit edilmedikçe tanınamaz.

Başka bir erkek ile soybağı bulunan ve anasının kimliği bilinmeyen çocuklar için tanıma senedi düzenlenmez. Bu şekilde düzenlenmiş olarak gönderilen tanıma senetleri nüfus müdürlüklerince kayda alınarak, tescil işlemi yapılmadan durum Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirilir ve mahkeme kararına göre işlem tesis edilir.

Tanımanın Tesciline İlişkin Esaslar

Tanınan çocuk henüz aile kütüklerinde kayıtlı değilse;
Doğum formu düzenlenmek suretiyle sistem tarafından öncelikle annenin bekarlık hanesine kapalı kayıt oluşturulması akabinde, çocuk babasının hanesine baba adı ve soyadı ile nakledilir, ana ve çocuk arasında bağ kurulur.

Babanın yabancı uyruklu olması halinde, sistem tarafından öncelikle annenin bekarlık hanesine kapalı kayıt oluşturulması akabinde, anasının kayıtlı bulunduğu idari birimin sonuna çocuk baba adı ve soyadı ile nakledilir, ana ve çocuk arasında bağ kurulur.

Tanınan çocuk anasının bekarlık hanesinde kayıtlı ise,
Bu hanedeki kaydı kapatılarak, baba soyadı ile babasının hanesine tescil edilir.

Baba yabancı uyruklu ise, anasının kayıtlı bulunduğu idari birimin sonuna baba soyadı ile kaydı taşınır, ana ve çocuk arasında bağ kurulur. Tanınan evli kadın ise, koca hanesindeki kaydına tanıma olayı işlenerek babası ile arasında bağ kurulur.

Evliliğin herhangi bir nedenle son bulması halinde baba soyadı ile tanıyan babasının hanesine döner.

Tanınan evli erkek ise, kendisi ile eşi ve varsa ergin olmayan çocuklarının kaydı tanıyan babasının hanesine baba soyadı ile; tanıyan baba yabancı uyruklu ise, anasının kayıtlı bulunduğu idari birimin sonuna baba soyadı ile kayıtları taşınır. Anası ile arasında bağ kurulur.

Yabancı kadından evlilik dışında doğan ve Türk vatandaşı erkek tarafından tanınan 18 yaşından büyüklerin tescili Bakanlıkça verilen talimata göre gerçekleştirilir.

ali tumbas banner makale avukat 3 1

Tanımanın İptali Davasında İspat Yükü

TMK m.299/I uyarınca “Davacı, tanıyanın baba olmadığını ispatla yükümlüdür”. Söz konusu hükümle getirilen ispat yükü, iptal davasının tanıyan dışındaki diğer kişiler tarafından açılmış olması halinde söz konusudur. Bu noktada, iptal davası açmış olan bu kişiler yapılan tanımanın gerçeği yansıtmadığını ortaya koymalıdır. Tanıyanın baba olmadığının ispatlanması, tanıyan ile ana arasında bir cinsel ilişkinin bulunmadığı, çocuğun bu cinsel ilişkinin ürünü olmadığının ispatlanması ile gerçekleştirilebilir. Günümüzde, kan muayenesi veya ana baba ölmüş olsa bile DNA testinin ana veya babanın ilişkisinin tespitinde son derece güvenilir bir yol olduğu, kan grubu testlerine oranla daha net ve kesin sonuçlar verdiği söylenebilmektedir.

Özellikle Cumhuriyet savcısının açtığı, katıldığı, re’sen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda hakim, bu delillere kendiliğinden başvurabileceğine göre, tanımanın iptali davasında maddi vakıanın kimin tarafından ispatlanacağı önemli bir sorun oluşturmayacaktır.

TMK m. 299/II’e göre ise, “Ana veya çocuk tarafından tanıyanın gerçek baba olmadığı iddiasıyla açılmış olan iptal davasında ispat yükü, ancak tanıyanın, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı kanıtları göstermesinden sonra doğar”. Bu durumda tanıyanın davacı ana ile cinsel ilişkide bulunduklarına ilişkin delilleri, onun gerçek baba olabileceği hakkında bir tür adi karine oluşturacak, bunun üzerine ana ve çocuk her türlü delille bu karineyi çürütme yoluna gidecektir. Tanıyan, gebe kalma döneminde ana ile cinsel ilişkide bulunduğuna ilişkin inandırıcı deliller getirebilirse, ispat yükü davacıya geçecektir. Mesela, ana ve çocuk ispatlanmış cinsel ilişki ile çocuğun doğumu arasında illiyet bağı bulunmadığını, çünkü babanın çocuk yapma kabiliyetinden yoksun olduğunu ispat edeceklerdir.

Tanımanın İptali Davasında Davacı ve Davalı

Davacı

Tanıyanın ve ilgililerin olmak üzere iki ayrı taraf yönünden kullanılabilen iptal davası açma hakkında tanıyan, bu hakkını yanılma, aldatma veya korkutma halleriyle sınırlı olarak ana ve çocuğa karşı kullanmaktadır.

İlgililerin dava hakkı hususunda ise ana, çocuk ve çocuğun ölümü halinde altsoyu, Cumhuriyet savcısı, Hazine ve diğer ilgililerin tanımanın iptalini tanıyana, tanıyan ölmüşse mirasçılarına karşı dava edebilmeleri yönünde bir düzenleme mevcuttur.

Çocuğun ölümü halinde altsoyunun tanımanın iptali davası açabilmesi ise şarta bağlanmıştır. Altsoyun dava açabilmesi için, çocuğun iptal davası açma süresi geçmeden ölmesi ve ölmeseydi tanımanın iptali için dava açacağının ispatlanması gerekir. Çocuk öldükten sonra yapılan tanıma işlemlerinde ise bu şart aranmamakta, altsoyun hak düşürücü süre içinde doğrudan iptal davası açma hakkı bulunmaktadır.

Hazine’ye de iptal davası açma hakkının verilmiş olması, menfaat yönünden Hazine’ye tanınan mirasçılık hakkının kötü niyetle zedelenmesinin önüne geçilmesinin amaçlandığını göstermektedir. Cumhuriyet Savcısına verilen iptal davası açma hakkının da kamu düzenini gözettiği aşikardır.

Kanun koyucu “diğer ilgililer”in de dava açabileceğini belirterek tanıma kararından dolayı menfaati zedelenen kişilerin bu menfaati ispat etmeleri halinde dava açabilmelerine olanak tanımıştır.

Davalı

Tanıyanın açtığı tanımanın iptali davasında davalılar ana ve çocuktur. Bir başka deyişle tanımanın iptali davası tanıyan tarafından ana ve çocuğa karşı açılır. Ana ve çocuk arasında ise şekli bakımdan zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şekli bakımdan zorunlu dava arkadaşlığında, birden fazla kişiye karşı dava açılmasında maddi bir zorunluluk bulunmadığı halde, kanun gerçeğin daha iyi ortaya çıkması ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin daha iyi karara bağlanmasının sağlanması için birden fazla kişiye karşı dava açılmasını zorunlu kılmıştır.

Bu hallerde dava konusu hak veya borç hakkında tüm dava arkadaşları hakkında aynı şekilde tek bir karar verilmesi zorunlu değildir. Bu dava arkadaşlığı türü özel kanun hükümlerine dayanmakta olup, sadece davalılar bakımından söz konusudur. İlaveten bu tür dava arkadaşlığında dava arkadaşlarının birlikte hareket etme zorunlulukları bulunmayıp, ihtiyari dava arkadaşlığına benzer bir durum söz konusudur. Eğer çocuk küçük ise kayyım tarafından temsil olunmalıdır.

Tanımanın iptali davası TMK m. 298/I’de sayılan kişilerden herhangi biri tarafından açılırsa davalı tanıyan, eğer tanıyan ölmüşse tanıyanın mirasçılarıdır (TMK m. 298/II) .

ali tumbas banner makale avukat 5 1

Tanımanın İptali Davasında Süre

Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.

Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.



Sizden Gelenler

“Tanımanın İptali Davası” için 2 yanıt

  1. Muhittin Elmer - Gaziantep avatarı
    Muhittin Elmer – Gaziantep

    Hukuk öğrencisiyim,onlarca site üzerinde araştırma yaptım ancak en iyisini burada buldum harikasınız.

    1. Değerli görüşünüz için teşekkür ederiz meslek hayatınızda başarılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mesaj Yaz
💬 Yardıma mı ihtiyacınız var?
Sorularınız için bize yazın. Avukatlarımız size Online olarak destek verecektir.
Call Now Button