OYUN 1
Eşlerden Kadın Olanı ; Ayağını gürp gürp yere basarak evin içinde hareket halindedir, nefesi hızlı hızlı alıp burnundan sesli sesli solmakta ve etrafa neşe yerine ateş gibi bir nefret saçmaktadır. Kızgınlık hali bir türlü dinmeyen kadın kayınvalidesine de bir yandan saydırırken kocaya da sus sus demektedir. Ağzı açık kulağı kapalı bu hal bir türlü son bulmayacaktır.
Eşlerden Koca Olanı ; Bir türlü son bulmayan bu hali kesmek için araya girmeye çalışmakta, kadının sorun dediği şeyin sorun olmadığını düşünerek hayıflanmakta. En son kadına hitaben “….Ne demiş bu annem, ne yapmış, kadını niye gözüne aldın, ne alıp veremediğin var, sizinkilerin yaptıklarını ben sana söylüyor muyum,bıktım artık bıktım…….” diye tartışmayı daha da alevlendirecek o tehlikeli cümleleri kurmuştur bile.
Eşlerden Kadın Olanı ; Ailelerin eşi tarafından kıyaslandığını duyduktan sonra çığlığı basar. Odanın içinde eşine ağza alınmayacak laflar söylediği gibi ben sana yapacağımı bilirim diye bu cümleleri sürekli tekrarlar.
Eşlerden Koca Olanı ; Başına geleceklerden habersiz ama bir o kadar da tedirgin olan zavallı adam; “……..ne halin varsa gör…….” der ve evi terk eder.
Eşlerden Kadın Olanı ; kendi kendine bir yerlerini cırmalamış ve darp raporu almak üzere hastanenin yolunu tutmuştur. Akabinde elinde darp raporuyla karakolda kocasından şikayetçi olacak ve uzaklaştırma kararı çıkaracaktır. Boşanırken yüklü tazminat almak konusunda da kararlıdır.
OYUN 2
Başka bir aileden başka bir olay
Eşlerden Koca Olanı ; Lakabı Sherlock Holmes olan dedektif timsali yiğidimiz eve acele acele girer, ayakkabılarını kapının önünden bile almadan kapıyı sert şekilde kapatır. İçeri hışımla giren bu adam kadına doğru yönelir ve hemen “…….ben yokken bugün nereye gittin, geçen gün de sokakta gördüğüm senle konuşan o adam kimdi, ne konuştun onunla……….” der.
Eşlerden Kadın Olanı ; kocasının kıskanç oluşu ilk başlarda hoşuna gitmişse de son zamanlarda aşırı darlanmaktan bezmiştir. Ne yapsa suçtur, her hareketi izlenmektedir, en son telefonuna casus programının kurulduğunu fark etmiştir, şimdi de karşısındaki adam eve hışımla girmiş ve yine bir şeylerin hesabını sormaktadır. Ona cevaben “……hasta mısın adam, yoldan geçerken adamın teki adres sordu, ne tanırım ne bilirim, iyice kafayı yedin sen, hem telefonuma casus programı yüklemişsin, sen iyice tozuttun, bıktım senden………” der.
Eşlerden Koca Olanı ; duyduğu cevaplar karşısında iyice şüphelenir, kendince doğruları vardır. Sokakta kimse kalmadı da mı eşine adres sorulmuştur ? Bir adam bir kadına neden adres soracakmış hem. Böyle şey olur mu ?, der. Hem madem korkacak bir şeyin yok, neden casus programı seni rahatsız etsin ki, der, demek ki senin korkacak şeylerin var, der. Bu demeleri bitmez.
Eşlerden Kadın Olanı ; son duyduğu cümleler karşısında çok kırılmıştır, aynı zamanda çok sinirlenmiştir, bu işin yürümeyeceği yönünde kafasında durum netleşir. Ben eşyalarımı alıp gidiyorum, mahkemede görüşürüz der ve çıkar.
Eşlerden Koca Olanı ; kadının suç bastırmaya çalıştığını düşünür, şüpheleri daha da artar ve artık o da kendince karısının kendisini aldattığına ikna olur. Evet kendi yazmıştır, kendisi oynamıştır ama en sonunda yine kendisi inanmıştır. Ve bu durumun suç olduğunu da zannederek bir de gidip eşi hakkında asılsız bir suç duyurusunda bulunur. Buna göre güya eşi cinsel taciz eylemlerine kalkışmıştır ve kendisini aldatmıştır.
Bu oyun da adliyede son bulacaktır.
Evet değerli okurlar, iki minik tiyatro oyunu yazdık. ( Edebi yönü açısından kusurumuz affola ) Ancak şunu da belirtelim ki bu oyunlar gerçek hayattan esinlenerek ve hiçbir canlıya zarar vermeden yazılmıştır. Bunu da belirtelim.
Oyunlar bitmez, tabi oyunlar bazen eğlendirir bazen de bu olaylarda olduğu gibi can yakar. Bir süredir boşanma mevzularına değinmemiştik, memleketin en yoğun mahkemeleri olan aile mahkemelerinden bir selam verelim, kendimizi hatırlatalım.
Şansı yaver gidenin biti bile işe yarar derler. Şansı olmayanın da eşi bile başına bela olurmuş. Hem de ne bela. Hayatının en güzel yıllarını mahvetmekle kalmaz, kalan dönemini de olumsuz etkiler. Maalesef boşanma olayları günden güne daha da artarak devam ediyor. Yine özellikle son yıllarda yukarıda bir ikisini hikâyelediğimize benzer çok sayıda olaylar da arttı. Boşanmak istemekle kalmayıp intikam almak isteyen kişiler de günden güne fazlalaştığı için iftira atma yoluna başvurmaktan da çekinmiyorlar.
Maalesef en çok da darp raporu alıp eşim beni darp etti diyen ve duruşmaya gelip iki ağlayıp feryat edip eşini çok zor durumlara sokan kişiler karşımıza çıkıyor. Aile içi şiddetin önlenmesine dair kanunu elinde tuttuğu kumanda gibi rahat kullanarak karşısındaki kişinin hayatını alt üst eden bu insanlar çoğu zaman hedeflerine de maalesef ulaşıyor. Peki iftira ile asılsız şikayet ile adli mercileri meşgul eden ve eşinin de hayatını zor duruma sokan kişinin bu eylemi boşanma sebebi olur mu?
Elbette bu bir boşanma sebebidir. Nitekim en başta diğer eşin güven duygusu yok edilmektedir ve evlilik birliği temelinden sarsılmaktadır. Düşünün size iftira edip bu kişi cinsel taciz eyleminde bulundu ve beni de darp etti diyen birisiyle nasıl eskisi gibi olabilirsiniz ki? Bu kişi eşiniz de olsa artık ona güveniniz kalır mı?
Yargıtay da olaya bu açıdan bakmaktadır. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/25629 E. , 2017/4166 K. Sayılı kararında
“………….Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı- karşı davalı kadının eşi hakkında asılsız şikayette bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davalı-karşı davacı erkek dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile erkeğin davasının reddi doğru bulunmamıştır………….” demiştir ve bu durumun boşanma gerekçesi olduğunu belirtmiştir.
Tabi bu durum aynı zamanda İFTİRA suçuna da vücut vermekte. Hele asılsız şikayet nedeniyle eşlerden birisi gözaltında kaldıysa ya da tutuklandıysa aynı zamanda kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu da oluşur. Ceza hukukçusu değilim ama böyle olduğunu da biliyorum ve topu ceza hukukçularına bırakıyorum.
Hâsılı hakkını aramak kutsaldır, saygı duyulur. Ama her yol mübah değildir. Suçsuz bir insana iftira atmak yedi büyük günahtan sayılır. Temiz suya bir damla pislik damlarsa su tamamen pislenir. Tertemiz hakkınız olan şeyi yalana başvurarak garantiye almak istemeniz haklılığınızı kirletir. İntikam alanların mutlu olduğunu görmedim. Bu işin öbür dünyası da var vesselam. Saygılarımla…
Bukonu hakkında benzer makaleler için tıklayın
Makale Özeti:
Bu makalede iki tiyatro oyunundan esinlenilerek gerçek hayattan örnekler verilmektedir. İlk oyun, evli bir çift arasındaki kavgaları konu almaktadır. Kadın, kocasına kızgınlıkla bağırmakta ve kayınvalidesine de saydırmaktadır. Koca ise tartışmayı daha da körükleyecek tehlikeli cümleler kurmaktadır. Kadın, kocasının kendisini kıyaslaması nedeniyle çığlık atar ve evden ayrılır. Hastaneye giderek darp raporu alır ve kocasından şikayetçi olur. Boşanırken yüksek tazminat almak istemektedir. İkinci oyun ise kıskançlık ve güvensizlik konusunu ele almaktadır. Koca, eşinin nereye gittiğini ve kiminle konuştuğunu sorgulamaktadır. Kadın ise kocasının aşırı kıskançlığından bıkmıştır. Tartışma sonucunda kadın evi terk eder ve koca asılsız suçlamalarla eşine karşı suç duyurusunda bulunur. Her iki oyun da mahkemede son bulur. Makale, boşanma davalarının arttığını ve bazı insanların intikam almak amacıyla iftira yoluna başvurduğunu belirtmektedir. Asılsız suçlamaların boşanma sebebi olarak kabul edileceği vurgulanmaktadır. Yargıtay’ın da bu konuda aynı şekilde düşündüğü ifade edilmektedir. İftira suçunun aynı zamanda hürriyeti bağlama suçu olduğu da belirtilmektedir. Makale, hakkını aramanın saygı duyulan bir şey olduğunu ancak her yolun mübah olmadığını vurgulamaktadır. Suçsuz birine iftira atmanın büyük bir günah olduğu ve haklılığın yalana başvurularak korunmaması gerektiği üzerinde durulmaktadır.
Bir yanıt yazın