CHANGE ARAÇ SAHİPLERİNİN HAKLARI NELERDİR?
Change olduğunu bilmeden yüklüce para ödeyerek satın aldığı ve adına trafik tescilini yaptırdığı aracın, bir gün, change olduğu gerekçesiyle trafik görevlilerince el konulmaktadır. Çoğunlukla satış noter aracılığıyla ve resmi bir belgeyle gerçekleşmesine rağmen neden araca kolluk görevlilerince el konulmakta.
- Aracına el konulan kişinin hakları nelerdir?
- Oluşan zararı giderebilmek için neler yapılmalıdır?
Tüm bu sorulara cevap verebilmek adına olayı 3 boyutta ele almak gerekmektedir. Zira aracın değiştirilmesinin (change) cezai boyutu olduğu kadar hukuki boyutu da bulunmaktadır.
Aracı değiştirerek satan kişinin hem noteri ve alıcıyı aldatmaktan hem de resmi bir belgede sahtecilik suçunu işlediğinden sebeple kesinlikle bir ceza mahkemesinde açıktır ve bu durum araç değiştirilmesi durumunda olayın ceza boyutunu gündeme getirmektedir.
Peki iyi niyetli olan alıcının zararının giderilmesi nasıl mümkün olacak?
İşte burada da olayın hukuki boyutunu ele almak gerekecektir. Aşağıda belirtilen alt başlıklarda olayın hem ceza boyutu hem de hukuk boyutu detaylıca anlatılacaktır.

CHANGE ARAÇLARDA CEZA YARGILAMASI
A.MAHKEMENİN CEZA VEREBİLMEK ADINA DİKKAT ETTİĞİ HUSUSLAR
Öncelikle change araçların satılması halinde sanıklar hakkında karar verilerek ceza mahkemelerince hangi hususlara dikkat edildiği ve nelerin araştırılması gerektiğine bakalım.
Change araç ile araç satımı son zamanlarda bir hayli artış göstermiş ve bu durumdan dolayı pek çok kişi mağduriyet yaşamıştır. Yeri gelip sanık olduğu düşünülen kişilerin dahi aslında mağdur olduğu ve olaylardan habersiz oldukları gözlemlenmektedir. Hal böyle olunca da esas suçluya erişebilmek için daha detaylı ve dikkatli incelemeler yapmak gerekmiştir ve uygulamada farklıların önüne geçmek için araştırılması gerekenlerin neler olduğu hususunda Ceza Genel Kurulu karar vermiştir.
Change araç sattığı iddia edilen kişinin ceza alabilmesi için;
- gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir.
- aracın trafiğe çıktığı tarihten atılı suçun tespit edildiği tarihe kadar geçen süredeki tüm trafik belgelerinin ilgili Emniyet Müdürlüğünden getirtilmesi,
- aracın yapılan tüm muayene işlemlerine ilişkin belgelerin ilgili kurum veya kuruluştan temin edilmesi,
- şayet araç önceden kaza yapmış ise aracın şasisinin yapılan kazada zarar görüp görmediği,
- aracın daha önceki sahiplerinin belirlenip suça konu araçla bir kaza geçirip geçirmedikleri vb. hususların mahkemece detaylı bir şekilde araştırılması gerekmektedir.
ÖRNEK KARAR NO 1:
T.C YARGITAY CEZA GENEL KURULU Esas: 2019/ 11-100 Karar: 2021 / 154 ve 20.04.2021 tarihli kararında
“….Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sanığın, aracı …’dan aldıktan sonra, aracın şasisini, derin kazınıp yerine mevcut şasi numarası yazıldığı için tamamı tespit edilemeyen başka bir araç şasisi ile değiştirdiği ve bu değişiklik sonucunda aracın, Mersin 10. Noterliğinin 27.04.2011 tarihli ve 6556 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesiyle satışını gerçekleştirdiği kabul edilerek sanık hakkında resmî belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de; sanığın istikrarlı şekilde aşamalarda, suça konu… plakalı aracı 06 plaka olarak Ankara’da hatırlamadığı bir şahıstan sağlam, yürür vaziyette satın aldığını, aldığında aracın çalıştığını, aracın kendisinde bulunduğu dönemde kaza yapmadığını, şasi numarasını değiştirmediğini, hatırladığı kadarıyla bu aracı komple boyadıktan sonra sattığını, suçlamayı kabul etmediğini savunması, aracı kazalı şekilde sanığa satan tanık Dilaver Kuşçu’nun alınan beyanında, 2011 yılında kaza yaptığını söylemesine rağmen yaptığı kazanın büyüklüğü, bu kazada aracın şasisinin zarar görüp görmediği, aracı sattığında aracın çalışır vaziyette olup olmadığı hususlarının belirtilmemiş olması ve suça konu aracın 1985 model olup uzun süredir trafikte bulunduğunun anlaşılması karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, aracın trafiğe çıktığı tarihten atılı suçun tespitine kadar geçen süredeki tüm trafik belgelerinin ilgili Emniyet Müdürlüğünden getirtilmesi, yine olayın tespiti öncesinde varsa yaptırılan araç muayene işlemlerine ilişkin belgelerin ilgili kurum veya kuruluştan temin edilmesi, tanık …’nun yeniden ifadesine başvurularak sanığa kazalı şekilde sattığı suça konu aracın şasisinin yaptığı kazada zarar görüp görmediği, buna ilişkin bir tespitin bulunup bulunmadığı, aracı sattığında aracın çalışır vaziyette olup olmadığı hususlarının ayrıntılı şekilde açıklattırılması ve ayrıca aracın daha önceki sahipleri belirlenip suça konu araçla bir kaza geçirip geçirmedikleri, aracın kapsamlı bir tadilat görüp görmediği sorulmak suretiyle tanık olarak beyanlarının alınmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek şase numarasının değiştiği tarih belirlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, eksik araştırmayla hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır….” |
B. MAHKEMECE VERİLECEK CEZADA ARTTIRIM YAPILACAK HALLER NELERDİR?
Aracın change edilerek noter aracılığı ile satılması halinde satan kişileri ciddi yaptırımlar beklemektedir. Noterler tarafından düzenlenen sahteliği ispat olununcaya geçerli kabul edilen resmi nitelikte belgelerdir. Noter huzurunda motoru yahut şasi numarası değiştirilmiş olan sahte aracın satışını yapan kişiler hakkında verilecek ceza arttırılacaktır.

ÖRNEK KARAR NO 2:
YARGITAY 15. Ceza Dairesi 2019/9034 E. 2021/5901 K. 24.05.2021 tarihli kararında
“…Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü; Sanıkların … plakalı hasarlı aracı satın alıp, aynı model tipteki çalıntı… plakalı araca hasarlı aracın plaka, motor ve şasisini takıp değişiklik yaptıkları ve aracın ruhsatını … sahte plaka olarak düzenledikleri, aracın … 7. Noterliğinin 07/09/2009 tarihli satış sözleşmesi ile katılan …’e satışını sağladıkları, katılan …’in aracı alınca …olarak trafiğe tescil ettirdiği, bilirkişi raporuna göre …plakalı aracın change olduğu, araçtaki silinmeye çalışılan orijinal motor ve şasi numaralarının… plakalı araca ait olduğunun tespit edildiği, sanıkların suça konu aracın motor aksamında ve şasi kısmında değişiklik yaparak, gerçeğe uygun olmayan trafik tescil belgesini kullanarak ve sahte trafik tescil belgesiyle noterden araç satış sözleşmesi düzenlenmesini sağlayarak resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarını aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda; sanık savunmaları, katılan beyanı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından sanıkların atılı suçları işledikleri anlaşıldığından mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 82. maddesi gereğince noterler tarafından düzenlenen belgelerin sahteliği sabit oluncaya kadar geçerli belgelerden olması nedeniyle, sanıkların hasarlı aracın motor ve şasi numaralarını çalıntı olduğu aracın numaraları ile değiştirmelerinden sonra, içeriği itibariyle sahte olarak düzenlenen noter araç satış sözleşmesi düzenlenmesini sağlamaktan ibaret eylemleri nedeniyle TCK’ nın 204/1. maddesi gereğince hükmedilen cezadan aynı maddenin 3. fıkrası uyarınca artırım yapılması gerektiğinin….” |
C. UZUN BİR ZAMAN GEÇTİKTEN SONRA ARACIN CHANGE OLDUĞUNUN FARKEDİLMESİ
Peki aracınızı uzun zaman önce aldıysanız ve aldıktan sonra epey bir zaman geçtikten sonra aracınızın change olduğu anladığınızda ya da bu durumun kolluk ekiplerince fark edilip aracınıza el konulduğunda ne yapmanız gerekmektedir.
Aradan geçen uzun süre nedeniyle bir hak talebiniz söz konusu olacak mıdır ya da bu suçu işleyen kişiler ceza alacak mıdır?
Kimi zaman kişi aracını satın aldıktan sonraları aracın motor veya şaşi numarasının değiştirildiği ya da aracın belli bölgelerinin diğerinden farklı olduğu başka bir araca ait olduğu ya da motor parçalarının değişmiş olduğu gibi durumlar aradan uzun süre geçtikten sonra fark edilmektedir.
Bu durumda aracın satışının noter aracılığı ile gerçekleşmiş olması halinde aracı satın aldığınız kişinin yargılanacağı suç “Resmi Belgede Sahtecilik Suçu” olacaktır ve bu kişi hakkında olağan dava zamanaşımı süresi tam olarak 8 yıl olacaktır. Şayet aradan 8 yıllık sürenin geçmesi halinde açılan bir kamu davasının olsa bile bu davanın zamanaşımı süreleri geçtiği için DÜŞMESİ gerekecektir.
Konuya ilişkin olarak Yargıtay ‘ın vermiş olduğu bir takım kararlara bakılacak olursa;
ÖRNEK KARAR NO 3:
T.C. YARGITAY 15. Ceza Dairesi 2017/34136 E. 2021/4475 K. Ve 19.04.2021 tarihli kararında
“….. Sanıklar …, ’nın resmi belgede sahtecilik suçundan beraat hükümlerine ilişkin O yer Cumhuriyet savcısının temyiz talebinin incelenmesinde; Sanıklar …, …, …’ya yüklenen, TCK’nın 204/1-3 maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve üst sınırı itibariyle tabi olduğu TCK’nın 66/1-e, 67/1-a maddelerine göre öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımı süresinin, sanıklar …, …, …’nın sorgusunun yapıldığı 02/04/2013 tarihi ile temyiz inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca hükümlerin, BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkında açılan kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddesi gereğince zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE….” |
D. CHANGE EDİLEN ARACIN KOLLUK EKİPLERİNCE EL KONULDUKTAN SONRA GERİ ALINMASI MÜMKÜN MÜDÜR?
Aracın change edildiği çoğu zaman kolluk ekiplerince aracımıza el konulana kadar fark etmemiz mümkün olmaz. Kolluk ekiplerince araca el konulduktan sonra aracı satan kişi hakkında ceza yargılaması başlar.
Peki aracı satan kişi ceza mahkemelerinde yargılanıp suçtan beraat ettikten sonra karşı tarafın zararını gidermişse kolluk tarafından el konulan aracı tekrar alabilir mi?
Bu husus da yine ciddi bir meseledir zira her ne kadar araç change edilse ve artık bir suç eşyası olsa da aracın pek çok parçasının yan sanayi gibi farklı alanlarda kullanılması ve bu araçtan fayda sağlanabilecek olması hala mümkündür.
Bu nedenle de mahkemece change edilen araç hakkında da hükümle birlikte ya da gerekirse ayrı duruşma verilerek karar verilmesi gerekmektedir ve şayet kişinin kendisine isnat edilen suçu işlediğine dair somut bir delil elde edilemezse ve kişi hakkında beraat kararı verilirse el konulan aracın kişiye geri iade edilmesi gerekmektedir.
Yargıtay da son zamanlarda vermiş olduğu kararlarında bu hususu vurgulamaktadır.

ÖRNEK KARAR NO 4:
T.C. Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/4930 E. 2021/11576 K. Ve 06.12.2021 tarihli kararında
“…. Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan beraat hükmünde soruşturma aşamasında el konulan suça konu … plakalı araç hakkında bir karar verilmediği, sanığın, hüküm kesinleştikten sonra aracın tarafına iade edilmesi talebinde bulunması üzerine, dosyanın ele alınarak aracın change bir araç olduğu, söz konusu aracın kullanılmasının, bulundurulmasının, alım, satımının suç olduğu gerekçesiyle talebin reddine ve aracın müsaderesine karar verilmiş ise de; suça konu araç hakkında CMK’nin 256 ve 257. maddeleri uyarınca duruşma açılarak karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmesi, 2) 5237 sayılı TCK’nin 54. maddesi uyarınca iyi niyetli üçüncü kişilere ait olmamak koşuluyla, kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşyanın müsadere edilebileceği, somut olayda; dosyada fotokopisi bulunan motorlu araç trafik tescil müracaat ve işlem belgesinden araç malikinin sanık … olduğu ve sanığın sahtecilik suçunu işlediği tespit edilemediğinden 2198 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 32. maddesinde belirtilen işlemler tamamlandıktan sonra hak sahibine iade edilmek üzere idareye teslimi yerine yazılı şekilde talebin reddine ve TCK’nin 54. maddesi uyarınca müsaderesine karar verilmesi, Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, ek kararın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 06.12.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…. |
CHANGE ARAÇLARDA HUKUK ve İDARE YARGILAMASI
A.CHANGE ARACI SATAN KİŞİ ALICININ ZARARLARINI GİDERMEK ZORUNDADIR.
Aracın gerek şasi veya motor numarasının gerekse de bir kısım parçalarının hatta ve hatta tamamı farklı bir model araca ait olması halinde bu aracı satın alan kişilerin uğradığı zararlar giderilebilecek mi?
Kişilerin uğramış olduğu zararların kimler tarafından nasıl giderilecektir?
Araç satımı resmi şekle bağlı olmakla birlikte noter huzurunda gerçekleştirilerek aracın tescilinin alıcının üzerine yapılması ile gerçekleşir. Her ne kadar noter aracılığıyla bu satış gerçekleşse de çoğu zaman araç alımı yapılırken aracın sadece muayeneden geçirilmesi ya da ekspertiz raporu ile üstün körü bir inceleme yapılması bu zamana kadar taraflar arasındaki güveni sağlayan temel olguydu.
Son zamanlarda artan change araç olayları ve aracın change edildiğinin detaylı bir bilirkişice inceleme yapılmadan ortaya çıkmaması sonucunda araç alıcıları için ciddi maddi sorunlara yol açmaktadır.
Aracı devralan kişiler bu meydana gelen zararlarını ortada noter aracılığıyla yapılan resmi bir sözleşmenin varlığı sebebiyle satın aldıkları kişilerden tahsil edebilecektir. Zira TBK 194 ve devamı maddeleri uyarınca aracı satan kişilerin birtakım sorumlulukları olduğu gibi bu sorumlulukların en başında ise “vaat edilen” malın eksiksiz ve noksansız bir şekilde alıcıya verilmesidir.

Önemle belirtmek gerekir ki satıcının vaat etmiş olduğu aracı vermesi gerekmektedir. Örneğin; alıcı 2018 model bir araç almak için anlaşma yaparsa; satıcı tamamen düzgün çalışan ve hiçbir eksiği olmamasına rağmen 2016 model bir aracı teslim edemez.
Ayrıca satıcı; sattığı aracın değerini azaltan veya kaldıran noksanları bulunmasından dolayı da bu noksanlıklardan sorumlu tutulacaktır. Satıcı bu ayıpları bilmese dahi yine de bu ayıptan sorumlu olacaktır ve alıcının meydana zararını giderecektir.Yani satıcı aracın change edilmiş olduğunu bilmeden satsa veyahut satıcı da aracı başkasından satın aldığında araç change edilmiş olsa dahi bundan sorumlu olacaktır ve alıcının zararını giderecektir.
Nitekim Yargıtayın kararları da bu doğrultudadır.
ÖRNEK KARAR NO:1
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ 2016/28833 E. , 2019/9690 K. SAYILI KARARINDA
“…; Türk Borçlar Kanunun 219. maddesinde “Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu durumda; hukuki ayıplı olarak satılan araç nedeniyle davacı alıcının akidi olan satıcı, davacının zararını karşılamak zorundadır. Öyle ise, mahkemece TBK’nun 219. md. hükümleri değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10/10/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi..” |
B.ALICI BU ZARARLARINI NE ZAMAN İSTEYEBİLECEKTİR?
Change aracı satın alan kişi zararını giderebilmek için almış olduğu aracı satıcıya geri iade etmek zorundadır. Çünkü alıcının zararlarının satıcı tarafından giderilebilmesi için alıcının zararı söz konusu olmalıdır. Kısaca alıcı araç için vermiş olduğu bedeli geri alabilmek için aracı iade etmek zorundadır. Yargıtayın kararları da bu yöndedir.
ÖRNEK KARAR NO 2
T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ 2019/5348 E. , 2020/2033 K. SAYILI KARARINDA
“…Dava konusu aracın satış bedelinin iadesi kararına rağmen, davacıda olduğu sabit olan aracın motor kısmının da davalı tarafa iade edilmesine karar verilmesi gerekirken, bu hususta karar verilmemesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalılar … ile … yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi. |

C. CHANGE EDİLEN ARACIN KOLLUK GÖREVLİLERİNCE EL KONULMASI HALİNDE NE OLACAK?
Kimi zaman alıcı aracın change edilmiş olduğu ta ki kolluk görevlileri araca el koyana kadar farkedemez. Peki araca el konulursa alıcı satış bedelini nasıl alacak? Satıcıya aracı nasıl iade edecek ya da iade etmesi gerekecek midir?
Araca kolluk göevlilerince el konulması halinde alıcı aracı iade edemeyecektir ancak Borçlar Kanunu’nun zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca satıcı bu durumda da yine alıcının zararlarını gidermek mecburiyetinde kalacaktır. Hatta bu durumda aracı satan kişinin kusurunun olup olmadığına dahi bakılmayacaktır. Satıcı kusursuz sorumluluk gereği meydana gelen zarardan sorumlu olacaktır. Kanun koyucu burada alıcının meydana gelen zararını korumaktadır. Yargıtayın kararları da bu doğrultudadır.
ÖRNEK KARAR NO 3
T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ 2020/2906 E. , 2020/4781 K. SAYILI KARARINDA
“……Türk Borçlar Kanununun 214. maddesine göre; “Satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir üçüncü kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcı, bundan dolayı alıcıya karşı sorumlu olur.” hükmü ve yine Satım bozulduğunda göre, satıcının mal varlığında satım bedeli nedensiz kalır. Bu itibarla satış bedelinin alıcıya her halde geri verilmesi gerekecektir. Alıcının, satıcıdan isteyebileceği zarar ise, “menfi zarardır. (Örneğin, alıcının, satım sözleşmesinin kuruluşu ve ifası için yaptığı ve artık kendisi için tamamen boşa gitmiş sayılan giderler. Borçlar Kanunu Madde 192/4) Hemen belirtilmelidir ki; alıcının, satılanın tamamen zaptı halinde satıcıya karşı ileri sürebileceği bu istemlerin kabul edilebilmesi için, satıcının kusurlu olup olmaması, sonuca etkili değildir. Zira, satıcının bu konudaki sorumluluğu, kusursuz sorumluluktur. Bununla beraber satıcı, menfi zarar dışında, hiç bir kusurun kendisine yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe alıcının, satılanın zaptı yüzünden uğradığı diğer her türlü zararlarını da ödemekle yükümlüdür.….” |
D. ALICI ZARARINI SATICIDAN KARŞILAYAMAZSA NE OLACAK ? CHANGE ARACIN SATILMASINDAN DEVLETİN SORUMLULUĞU SÖZ KONUSU OLACAK MIDIR?
Alıcı her ne kadar meydana gelen zararlarını satıcıdan talep edebilse de ; aracın noter aracılığı ile alınması ve aracın change edildiği hususunun aracın alıcı adına tescili sağlandığı sırada tespit edilememesi halinde ve hatta idarenin tescil işlemleri sırasında gerekli araştırmayı yapmamış olması nedeniyle kusurunun bulunduğu ve bu nedenle meydana gelen zarardan da sorumlu Danıştay’ın da kararları ile açıkça benimsenmiştir.
Bunun dayanağı ise Anayasamızın 125. Maddesi “…İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu ve idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir. Buna göre idarece hizmetin işleyiş ve yerine getirilmesi sırasında gerekli önlemlerin alınmaması, hizmetin iyi işlememesi, kusurlu işlemesi gibi nedenlerle kişilere verilen zararlar idare tarafından tazmin edilmek durumundadır…”
Ancak önemle belirtmek gerekir ki; idarenin sorumlu olabilmesi için alıcının almış olduğu change edilen aracın şasi veya motor numarasının daha önceden çalıntı olan bir araca ait olması gerekmektedir.
ÖRNEK KARAR NO 4
T.C DANIŞTAY 15.Daire 2014/ 9944 E. 2015 / 954 K. 19.02.2015 TARİHLİ KARARINDA
“…sonuç olarak aracın komple çalıntı olduğu, araç üzerinde bulunan güvenlik numaralarına göre aracın daha önce çalınan 34 .. 9432 plakalı otomobil olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir…… Davalı idarece; davacıya ait araca el konulmak suretiyle gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin idarenin yürüttüğü hizmetin bir gereği olarak tesis edildiği düşünülse de, bu durum davalı idarenin aracın tescili aşamasında kusurlu hareket ettiği gerçeğini ortadan kaldırmayacağından davalı idarece tescil işleminin kusurlu olarak işletilmiş olması nedeniyle davacının uğramış olduğu zararın tazmini gerekeceğinden aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır….” |

Danıştay
15. Daire Başkanlığı
Esas No : 2015/7187 Karar No : 2016/17
İstemin Özeti :
Davacının noter satış sözleşmesi ile satın aldığı ve ……. isimli kişiye sattığı ……..plakalı aracın (eski………….) çalıntı çıkmasından ötürü uğranıldığı ileri sürülen 91.855,00 TL zararın ödeme tarihi olan 05.08.2010 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, Ordu İdare Mahkemesi’nce; ………’ya ait ………. plakalı aracın çalındıktan sonra değiştirilerek (change) sahte belgelerle ……..plakaya ……… adına ……. Trafik Tescil Müdürlüğünce tescilinin yapıldığı, akabinde de davacıya satıldığı ve …….. plakaya tescil edildiği, davacı tarafından da aracın………isimli şahsa satıldığı, sonrasında ise, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin E:2008/313 sayılı dosya kapsamında bahse konu araca çalıntı olması nedeniyle el konulduğu, bunun üzerine …… tarafından davacı aleyhine İstanbul 3. İcra Müdürlüğünün E:2008/5501 sayılı dosyasında ilamsız icra takibi başlatıldığı, davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine söz konusu takibin durduğu, bunun üzerine ……… tarafından “itirazın iptali” istemiyle açılan davada İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.04.2010 gün ve E:2008/117, K:2010/135 sayılı kararıyla, “………in davasının kabulü ile borçlu itirazının iptaline karar verildiği, davacı tarafından 05/08/2010 tarihinde toplamda 91.855,00 TL ödemede bulunulduğu, anılan kararın temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesince onandığı, karar düzeltme isteminin reddedildiği ve 21.06.2011 tarihinde kesinleştiği, söz konusu kararın 27.07.2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, sonrasında ise, davacı tarafından 13.02.2012 tarihinde yapılan başvurunun 27.02.2012 günlü 284 sayılı …… İl Emniyet Müdürlüğü işlemiyle reddedilmesi üzerine, 09.03.2012 tarihinde kayda giren dilekçeyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı, davacının, aracına el konulması nedeniyle uğradığını öne sürdüğü zararın, satışını yaptığı araca el konulması nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada aleyhine verilen kararın onanması ve karar düzeltme talebinin reddedilmesi üzerine anılan kararın tebliğ edildiği 27.07.2011 tarihinde somut olarak ortaya çıktığı, davacının kesin şekilde öğrendiği zararın tazmini istemiyle 2577 sayılı Yasanın 12. maddesi uyarınca 27.07.2011 gününden itibaren 60 gün içinde idareye başvurması ve yanıt verilmemesi halinde en geç izleyen 60 gün içinde dava açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra 13.02.2012 tarihinde davalı idareye yaptığı başvuru üzerine tesis edilen işlemin tebliğinden sonra 09.03.2012 tarihinde açılan davanın süresinde açılmamış olması nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığından davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :
Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine,Ordu İdare Mahkemesi’nin 06/03/2015 tarih ve E:2012/1246, K:2015/373 sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt yazın