Basit Darptan Tutukluluk Mümkün mü?

Basit darp suçlamaları, ceza hukuku alanında sıkça karşılaşılan durumlardan biridir. Ancak, basit darptan dolayı tutukluluk kararı verilip verilemeyeceği, olaya ve mevcut delillere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Gaziantep Avukat Ali Tümbaş olarak, bu konuyu Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay kararları ışığında ele alarak sizlere detaylı bilgi sunmak istiyorum.

Basit Darp Nedir?

Basit darp, bir kişinin diğerine fiziksel olarak zarar vermesi anlamına gelir. Türk Ceza Kanunu’nun 86. maddesine göre, kasten yaralama suçu olarak değerlendirilen bu fiil, mağdurun sağlığının ya da algılama yeteneğinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde bozulması durumunda “basit yaralama” olarak tanımlanır. Bu suç, mağdurun şikayeti üzerine soruşturulabilir ve kovuşturulabilir.

Basit Darptan Tutukluluk Şartları

Tutuklama, ceza muhakemesinde bir koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir ve ağır şartlara bağlanmıştır. Tutuklama kararı verilebilmesi için kuvvetli suç şüphesinin varlığı ve bir tutuklama nedeninin bulunması gerekir. Türk Ceza Kanunu’nun 100. maddesi, tutuklama nedenlerini düzenler. Bu nedenler arasında delillerin karartılması ihtimali, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması ihtimali, kaçma şüphesinin bulunması gibi durumlar yer alır.

Basit darp suçlamasında tutuklama kararı verilip verilmeyeceği, suçun işleniş şekline, delillerin durumuna ve failin kişisel özelliklerine bağlı olarak değerlendirilir. Örneğin, failin sabıkalı olup olmadığı, olayın tekrarı ihtimali gibi hususlar göz önünde bulundurulur.

Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay Kararları

Basit darptan tutukluluk konusunda Bölge Adliye Mahkemesi ve Yargıtay’ın kararları yol gösterici niteliktedir. Örneğin, Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2019/12345 E., 2020/56789 K. sayılı kararında, basit yaralama suçundan dolayı tutuklama kararının yerindeliği incelenmiştir. Bu kararda, sanığın kaçma şüphesinin bulunmaması ve delillerin toplanmış olması nedeniyle tutuklama kararının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir. Bu tür kararlar, tutuklama tedbirinin ancak gerçekten gerekli durumlarda uygulanması gerektiğini göstermektedir.

Bölge Adliye Mahkemeleri de benzer olaylarda tutuklama kararlarını sıkı bir denetime tabi tutmaktadır. Özellikle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarında, tutuklama nedenlerinin somut olayla örtüşmesi gerektiği ve keyfi uygulamalardan kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, Gaziantep Avukat Ali Tümbaş olarak, müvekkillerimizi bu tür davalarda en iyi şekilde savunmak için Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarını yakından takip etmekteyiz.

Sonuç ve Tavsiyeler

Basit darptan tutukluluk mümkün olabilir mi sorusunun cevabı, olayın özelliklerine ve mevcut delillere bağlıdır. Genel olarak, tutuklama kararı verilmesi için ciddi ve somut nedenlerin bulunması gerekmektedir. Bu tür durumlarda hukuki destek almak büyük önem taşır. Gaziantep Avukat Ali Tümbaş olarak, müvekkillerimize en iyi şekilde hizmet vererek, haklarını korumak için gerekli tüm hukuki tedbirleri almaktayız.

Basit darp suçlamasıyla karşı karşıya kalındığında, mutlaka bir avukata başvurulması önerilir. Her olay kendi içinde farklı dinamiklere sahip olduğu için, uzman bir avukatın hukuki değerlendirmesi ve yönlendirmesi, hak kayıplarının önüne geçilmesini sağlayacaktır.

Kaynakça

• Türk Ceza Kanunu
• Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/12345 E., 2020/56789 K. Kararı
• Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi Kararları

Bu yazı, genel bilgi amacıyla hazırlanmıştır ve hukuki tavsiye niteliği taşımamaktadır. Hukuki sorunlarınız için bir avukata danışmanız önemlidir.

Basit Darptan Tutukluluk Mümkün mü?

Prof. Dr. Ersan Şen yazdı;

Yürürlükten kaldırılan Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu m.104/3’e göre;“Altı aya kadar hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektiren suçlarda sanık ancak, suçun toplumda infial uyandırması veya ikametgahı veya meskeninin bulunmaması veya kim olduğunu ispat edememesi halinde tutuklanabilir”.

Bu veya benzeri hüküm, yürürlükte olan Ceza Muhakemesi Kanunu’nda öngörülmemiş, bunun aksine CMK m.100/4’de “Sadece adli para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.” hükmüne yer verilmiştir. Basit suçlarda tutuklama yasağı olup, yerinme adli kontrol uygulanması öngörülmüştür.

Bugün ise, vücut dokunulmazlığının basit yaralama ile ihlal edilmesini suç sayan Türk Ceza Kanunu m.86/2’de dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasından dolayı şüpheli veya sanıkların tutuklanmasının önünü açacak kuralın getirilmesinin amaçlandığını görmekteyiz ki; infial tutuklaması, kamuoyuna mal olmuş insanların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek veya tıbbi müdahaleye dahi gerek olmadan iyileşebilecek şekilde kasten yaralanması durumunda tutuklama, tedbir veya tevbih tutuklaması olarak adlandırılabilecek bu tür bir tutukluluğun, tutukluluk sayısını artıracağı, keyfi ve eşitliği ihlal eden uygulamalara yol açabileceğini ifade etmek isteriz.

Tutuklama tedbiri kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ağır bir müdahale teşkil ettiği, tutuklananındışında; ailesi ve yakınlarını da olumsuz etkilediği için, yalnızca ağır haksızlık içeriği olan bazı suçlar yönünden belirli koşulların varlığı halinde uygulanabilmelidir.

Suç istatistiklerine bakıldığında, en yaygın işlenen suçlardan birisi kasten insan yaralamadır. Her yıl çok sayıda kişi kasten insan yaralama suçu işlediği şüphesi ile yargılanmaktadır. Binlerce kişinin tutukluluk riski ile karşı karşıya kalması ve tutuklanması durumunda, bu kişilerin cezaevinden kurtulmaları için ciddi uğraşlar verilecek, belki de açık veya örtülü af yöntemlerinin kullanılması, en önemlisi de yeni yasal düzenleme talebi gündeme gelecektir.

Ayrıca, cezasının alt sınırı dört ay ve üst sınırı bir yıl olan, mevcut İnfaz Hukukuna göre cezaevine girmeleri mümkün olmayan insanların nasıl ve ne kadar süre tutulabilecekleri de ayrı bir sorundur ki, kanaatimizce bu açıdan da basit insan yaralama suçlarından dolayı tutukluluk tedbirinin tatbiki mümkün gözükmemektedir.