Personele araç tahsis eden ya da personelin kendi aracını şirket işleri için kullandığı durumlarda benzin ödemeleri sorunu ortaya çıkmaktadır. Benzin Yardımı nın kim tarafından yapılacağı, nakit olarak mı ayni olarak mı personele sağlanacağı bu ödemenin bordroda nasıl gösterileceğini belirlemektedir.
İşveren, işçisine tahsis ettiği aracın benzin bedelini direkt olarak personele “Benzin Yardımı/Araç Yakıt Yardımı” ve benzeri isimlerle bordrosunda nakit olarak ödüyor ise bu tutarlar prime esas kazançlara, gelir vergisine ve damga vergisine tabi tutularak hesaplanmalıdır.
Benzinin Anlaşmalı Kurumdan Alınması
Benzinin anlaşmalı kurumdan alınması, para karşılığı alınması durumunda fatura veya fiş karşılığında alınması durumunda bu ödemeler ayni bir yardım gibi değerlendirilmektedir. Bu durumda muhasebede gider olarak yazılır ve personelin bordrosuna eklenmesine gerek yoktur.
Personele ait araç için yapılan akaryakıt giderlerinin ve bu araçların yıpranmasına ve bakımına karşılık yapılan ödemelerin ise muhasebede gider olarak kaydedilmesi mümkün değildir. Bu giderlerin nakdi bedeli, personelin bordrosuna eklenerek kayıt altına alınabilir.
Ayrıca konuyla ilgili olarak Ufuk Söğütlüoğlu – Deloitte Vergi Hizmetleri Müdür Yardımcısı ‘nın yazısını da aşağıda sunuyoruz.
1. Giriş
Şirketlerin personellerine ait otomobilleri kendi faaliyetlerinde kullanımı günümüzde pratik bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yaklaşımın en büyük nedeni ise otomobil alımı sırasında karşılaşılan yüksek vergi yüklerinden kaçınmaktır. Bu yazımızda personele ait otomobilin şirket faaliyetlerinde kullanılmasının, hem gider olarak kayıtlara intikal ettirilebilmesi hem de karşılaşılan vergisel yükümlükler açısından değerlendirilmesi yapılacaktır.
2. Personele Ait Otomobilin Şirket Faaliyetinde Kullanılması Halinde Oluşan Giderlerin Personele Ödenmesi Durumunda Gider Olarak Kaydedilip Kaydedilemeyeceği
Şirket personelinin işin gerektirdiği görev yerlerine giderken kendi özel araçlarını kullanmaları sonucunda personele yapılan akaryakıt ve aracın yıpranma giderleri karşılığı ödemelerin, şirket kayıtlarında gider olarak kaydedilip kaydedilemeyeceği hususunda tereddütler bulunmaktadır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun İndirilecek Giderler başlıklı 40. maddesinde safi kazancın tespitinde indirilmesi kabul edilen giderler hüküm altına alınmıştır. İlgili maddenin 5. fıkrasında; “Kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri”nin gider olarak kabul edilebileceği belirlenmiştir. Gelir İdaresi tarafından konu ile ilgili verilen bir muktezada aşağıdaki belirlemeler yapılmıştır (1):
“Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekeceğinden personelinize ait araçların şirket faaliyetinde kullanılması halinde bu araçlara ilişkin giderler karşılığında yapılan ödemelerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak gösterilebilmesi için söz konusu araçların işletme tarafından kiralama yoluyla edinilmesi veya işletmenin aktifinde kayıtlı olması ve işte kullanılması gerekmektedir.
Dolayısıyla işletmeye dahil olmayan, personele ait araç için yapılan (akaryakıt gideri, aracın yıpranmasına karşılık yapılan ödemeler vb.) giderlerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak kaydedilmesi mümkün değildir.”
Yukarıdaki belirlemeler çerçevesince söz konusu araçların kiralama yoluyla şirket faaliyetlerinde kullanılması gider kaydı açısından bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır.
3. Şirket Personeline Ait Otomobilin Şirket Faaliyetlerinde Kullanılmak Üzere Kiralanması Durumunda Karşılaşılacak Vergisel Yükümlülükler
Personele ait araçların, yapılacak bir sözleşme ile şirket tarafından kiralanması halinde ise söz konusu araç giderleri karşılığı yapılan ödemeler ile araca yapılan kira ödemelerinin, işte kullanılması şartıyla ticari kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.
Ancak yapılan bu ödemeler vergi kanunları açısından nasıl değerlendirilmelidir?
3.1. Personelin Aracını Kiralayan Tüzel Kişi Açısından:
İlk olarak şirket ile personel arasında yapılan kira sözleşmesine ait binde 1,5 oranında damga vergisi, personelin damga vergisi mükellefiyeti bulunmadığından dolayı şirket tarafından karşılanacaktır.
Diğer taraftan 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun Gayrimenkul Sermaye İradının Tarifi başlıklı 70. maddesinde motorlu nakil ve cer vasıtalarının, her türlü motorlu aracın, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin kiraya verilmesinden elde edilen iradların gayrimenkul sermaye iradı olacağı hüküm altına alınmıştır. Aynı kanunun Vergi Tevkifatı başlıklı 94. maddesinde ise 70. maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiğine hükmedilmiştir. Dolayısıyla söz konusu araç için yapılacak ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.
Bir diğer konu ise katma değer vergisi uygulamasıdır. KDV Kanununun, Verginin Konusunu Teşkil Eden İşlemler başlıklı 1. maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70. maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV’ye tabi olacağına hükmedilmiştir. Bu durumda personele ait söz konusu aracın şirket tarafından kiralanması işlemi KDV Kanunu 1/3-f maddesine göre KDV’ye tabidir. Dolayısıyla, otomobilini şirkete kiralayan personelin KDV mükellefi olmaması halinde, KDV’nin şirket tarafından sorumlu sıfatıyla 2 No’lu KDV Beyannamesi verilmek suretiyle ödenmesi gerekmektedir. Öte yandan personelinden araç kiralayan şirket, banka, aracı kurum, vb. KDV mükellefiyeti bulunmayan bir kurum ise, KDV mükellefiyeti tesis ettirmesi ve sorumlu sıfatıyla KDV yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekmektedir.
3.2. Aracını Kiraya Veren Gerçek Kişi Açısından:
Şirket tarafından, araç kirasına istinaden personeline yapılan ödemeler, Gelir Vergisi Kanununun 70. Maddesi uyarınca gelir elde eden personel açısından gayrimenkul sermaye iradıdır. Gelir Vergisi Kanununun “Toplama Yapılmayan Haller” başlıklı 86. Maddesinde yıllık beyanname verilmesi gerekmeyen gelirlere ilişkin belirleme yapılmıştır.Bu madde çerçevesinde araç kira geliri olan gerçek kişinin, yıllık gelir türlerini irdelemesi ve toplamını ilgili yıl beyan sınırı olan tutarla mukayese etmesi gerekmektedir. Söz konusu maddenin konumuz ile ilgili olan 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca, vergiye tabi gelir toplamının 103 üncü maddede yazılı tarifenin ikinci gelir diliminde yer alan tutarı beyan sınırını aşmaması koşuluyla (2008 yılı için 19.800 YTL), Türkiye’de tevkifata tabi tutulmuş olan; birden fazla işverenden elde edilen ücretler, menkul sermaye iratları ve gayrimenkul sermaye iratları için yıllık beyanname vermeleri gerekmez, ayrıca diğer gelirleri için beyanname veriyor olsalar dahi bu gelirler beyannameye dahil edilmez. Öte yandan, gayrimenkul sermaye iradının 19.800 YTL’lik beyan sınırını aşması halinde ise elde edilen söz konusu gelir personel tarafından yıllık beyanname ile beyan edilecek ve personele yapılan gayrimenkul sermaye iradı ödemeleri üzerinden kesilen gelir vergisi tevkifatları da hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilecektir.
4. Sonuç:
İşletmeye dahil olmayan, personele ait araçların şirket faaliyetlerinde kullanılmalarından dolayı yapılan harcamaların safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Öte yandan personel ile yapılacak olan bir kira sözleşmesine istinaden yapılacak olan kira ödemeleri şirket kayıtlarında gider olarak dikkate alınabileceklerdir. Ancak bu durumda da söz konusu araç için yapılacak ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı ve sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanması gerekmektedir.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın