Hukuka Aykırı Aramalar Gaziantep Avukat Ali Tümbaş

ÖNLEME ARAMA KARARI-HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE ELDE EDİLEN DELİLLER HÜKME ESAS ALINAMAZ.

Yapılan bu açıklamalar doğrultusunda Ceza Genel Kurulunca önleme aramasına ilişkin olarak şu ilkeler kabul edilmiştir:

1-)Makul bir sebep yokken belirli periyotlarla yenilenerek birbirini takip edecek şekilde süreklilik gösterecek ve genel arama izlenimi verecek arama kararı verilmesi hukuka aykırıdır.

2-) Suç şüphesinin ortaya çıkmasından sonra 5271 sayılı CMK kuralları uygulanması gerektiğinden, arama işleminin önceden alınmış bulunan önleme araması kararına göre değil CMK kurallarına göre icra edilmesi gerekmektedir.

3-) Önleme araması mahiyeti gereği en kısa zamanda tamamlanmalıdır.

Hukuka Aykırı Delil Elde Etme Yasağı

Hukuka aykırı delil kavramı, en yalın biçimde, “hukuk sistemine, dolayısıyla da hukuk kurallarına aykırı biçimde elde edilmiş delil” olarak tanımlanabilir. Yürürlükteki hukuk kuralları ile açıkça yasaklanmış yöntemlerle elde edilen deliller, tartışmasız biçimde hukuka aykırı olduğu gibi, açık bir yasaklama olmasa da ilgili usul kurallarına aykırı biçimde elde edilen deliller de hukuka aykırıdır.

Delil yasaklarına ilişkin olarak Anayasa’nın 38/6.maddesinde yer alan “Kanuna aykırı elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemeyeceği’‘ne ilişkin hüküm ve 5271 Sayılı CMK’nın 217/2.maddesinde ‘‘Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.’’ hükmünün muhatabı her ne kadar yalnızca hakimlermiş gibi görünmekteyse de esasında bu kuralların muhatabı sadece hakimler değildir; soruşturmayı yürüten savcı ve kolluk da bu kuralların muhatabıdır.

Zira, anılan Anayasa ve yasa hükümleri, bir yandan hakime/mahkemeye hukuka aykırı bulguları delil olarak değerlendirmeme ve hükme esas almama yükümlülüğü yüklerken, diğer taraftan savcı ve kolluğa da elde ettikleri bulguların delil olarak değerlendirilebilmesi için bunları elde ederken hukuka uygun hareket etme yükümlülüğü yüklemektedir.

gaziantep işçi avukatı ve boşanma avukatı

Gerçekten de delillerin büyük bölümü soruşturma aşamasında toplandığından, savcı ve kolluğun delilleri toplarken hukuka uygun davranma, delillerin ne şekilde elde edileceğini düzenleyen kanun ve yönetmeliklere uygun hareket etme yükümlülükleri vardır. Dolayısıyla, delil elde etme yasağının birincil muhatabının savcı ve kolluk olduğunu söylemek mümkündür. Örneğin aramanın nasıl yapılacağı CMK m. 116 ve devamı maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Kolluk, arama yaparken CMK 116 ve devamı maddelerindeki kurallara uygun hareket etmek zorundadır.

Aksi halde, aramada elde edilen bulgular, delil olarak değerlendirilemez. Aynı şekilde hakimin/ mahkemenin de delillerin toplanmasına ilişkin olarak uyması gereken usul kuralları vardır. Örneğin hakim/mahkeme, şüpheli veya sanığın sorgusunu yaparken sorgunun nasıl yapılacağını düzenleyen CMK m.147’ye; tanığı dinlerken bu konunun düzenlendiği CMK m. 43 ve devamı maddelerine uygun hareket etmek durumundadır. Delillerin elde edilme biçimine ilişkin usul kurallarına uyulmaması, elde edilen delilleri hukuka aykırı kılar. Hukuka aykırı elde edilen deliller, hükme esas alınamaz.

Adli Aramanın Hukuka Uygun Olup Olmadığınaİlişkin Güncel Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları

Bu yazımızda ceza muhakemesi kanunu çerçevesinde adli aramayla ilgili son dönemlerde alınmış olan güncel Yargıtay kararlarının kısaca ele alacağız. Bir aramanın hukuka uygun olup olmadığına ilişkin kriterler nelerdir, nelere dikkat edilmesi gerekir bu hususlara kısaca değinip, bu doğrultuda yazımızın sonuna da alınmış olan Yargıtay kararlarını ekleyeceğiz.

Arama kararı, Ceza MuhakemesiKanunu 116. Maddesi hükmünde düzenlenmiştir. Bu anlamda arama kararı yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe olması halinde şüphelinin veya sanığın üstünün, eşyasının, konutunun, iş yerinin veya ona ait diğer yerlerin aranmasını ifade etmektedir.

Arama, gizli olanı ortaya çıkarmak için yürütülen bir faaliyet olduğundan gözle görülen veya açıkta bırakılan şeyler aramanın konusu olamaz. Örneğin; bir polis memurunun, yayalar ya da diğer araçlar bakımından tehlike oluşturacak şekilde kullanılması nedeniyle durdurduğu bir aracın arka koltuğunda, uyuşturucu madde veya tabanca görmesi üzerine bunlara el koyması arama olarak kabul edilmemektedir.

Arama; kişilerin konutları, iş yerleri, araçları, diğer yerleri, üstleri, eşyaları, özel kâğıtları, kullandıkları bilgisayar ve bilgisayar programları ile kütükleri üzerinde yapılmaktadır. Kişinin üstünde yapılan aramanın beden muayenesi boyutuna varmaması gerekir.

Zira, beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması aramadan farklı hükümlere tâbi kılınmış olup cinsel organlar veya anüs bölgesine bakılması iç beden muayenesi sayılmaktadır. Bu bölgeler haricindeki ağız, koltuk altı gibi beden boşlukları ile ayak, kol, saç arası gibi vücut bölgelerine tıbbi araç veya yöntemler kullanılmaksızın bakılması arama hükümlerine tabidir.

Adli arama tedbirine başvurulabilmesi için şu üç ön şartın birlikte bulunması gerekmektedir:

· Gecikmede sakınca ya da tehlike bulunması,

· Görünüşte haklılık,

· Ölçülülük.Adli Aramanın Hukuka Uygun Olup Olmadığınaİlişkin Güncel Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararları

Bu yazımızda ceza muhakemesi kanunu çerçevesinde adli aramayla ilgili son dönemlerde alınmış olan güncel Yargıtay kararlarının kısaca ele alacağız. Bir aramanın hukuka uygun olup olmadığına ilişkin kriterler nelerdir, nelere dikkat edilmesi gerekir bu hususlara kısaca değinip, bu doğrultuda yazımızın sonuna da alınmış olan Yargıtay kararlarını ekleyeceğiz.

Arama kararı, Ceza Muhakemesi Kanunu 116. Maddesi hükmünde düzenlenmiştir. Bu anlamda arama kararı yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe olması halinde şüphelinin veya sanığın üstünün, eşyasının, konutunun, iş yerinin veya ona ait diğer yerlerin aranmasını ifade etmektedir.

Arama, gizli olanı ortaya çıkarmak için yürütülen bir faaliyet olduğundan gözle görülen veya açıkta bırakılan şeyler aramanın konusu olamaz. Örneğin; bir polis memurunun, yayalar ya da diğer araçlar bakımından tehlike oluşturacak şekilde kullanılması nedeniyle durdurduğu bir aracın arka koltuğunda, uyuşturucu madde veya tabanca görmesi üzerine bunlara el koyması arama olarak kabul edilmemektedir.

Arama; kişilerin konutları, iş yerleri, araçları, diğer yerleri, üstleri, eşyaları, özel kâğıtları, kullandıkları bilgisayar ve bilgisayar programları ile kütükleri üzerinde yapılmaktadır. Kişinin üstünde yapılan aramanın beden muayenesi boyutuna varmaması gerekir.

Genel Gaziantep Avukat Ali Tumbas 34 1

Zira, beden muayenesi ve vücuttan örnek alınması aramadan farklı hükümlere tâbi kılınmış olup cinsel organlar veya anüs bölgesine bakılması iç beden muayenesi sayılmaktadır. Bu bölgeler haricindeki ağız, koltuk altı gibi beden boşlukları ile ayak, kol, saç arası gibi vücut bölgelerine tıbbi araç veya yöntemler kullanılmaksızın bakılması arama hükümlerine tabidir.

Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın

5/5 - (1 Oy Kullanıldı)

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Call Now

Scroll to Top
WhatsApp
Avukata Soru Sor
Merhaba, daha fazla bilgi için, konusunda uzman avukat ile görüşmek ister misiniz?