Boşanmada Kusur
Boşanma, evlilik birliğinin sona ermesi anlamına gelir. Bu süreçte, çiftlerin karşılıklı olarak anlaşamadığı durumlarda ise hukuki yollarla ayrılık gerçekleşir. Boşanma sürecinde birçok konu ele alınır, bunlardan biri de kusur durumudur.
Boşanmada kusur durumu, çiftlerin evlilik sürecindeki davranışlarına göre belirlenir. Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanmada kusur durumu; zina, hayata kast, pek çok suç işleme, suç işleme niyeti ve kötü muamele gibi durumları kapsar.
Zina
Zina, evlilik birliği içerisinde başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmek anlamına gelir. Bu durum, evlilik birliğinin temelini oluşturan sadakat yükümlülüğüne aykırıdır ve boşanma nedeni olarak kabul edilir.
Hayata kast
Hayata kast, bir kişinin diğerine karşı öldürme niyeti taşıması anlamına gelir. Bu durumda, evlilik birliği içerisinde şiddet ve tehdit gibi davranışlar sergilenmiş olabilir. Bu tür davranışlar da evlilik birliğinin sona ermesine neden olabilir.
Pek çok suç işleme
Pek çok suç işleme, evlilik birliği içerisinde çiftlerin birbirlerine karşı suç işlemesi anlamına gelir. Örneğin; hırsızlık, dolandırıcılık gibi suçlar evlilik birliği içerisinde gerçekleştirildiğinde boşanma nedeni olarak kabul edilir.
Suç işleme niyeti
Suç işleme niyeti, bir kişinin diğerine karşı kötü niyet taşıması anlamına gelir. Bu durumda, evlilik birliği içerisinde psikolojik şiddet gibi davranışlar sergilenmiş olabilir. Bu tür davranışlar da evlilik birliğinin sona ermesine neden olabilir.
Kötü muamele
Kötü muamele ise, evlilik birliği içerisinde çiftlerin birbirlerine karşı kötü davranışlar sergilemesidir. Örneğin; fiziksel şiddet, sözlü taciz gibi davranışlar evlilik birliğinin sona ermesine neden olabilir.
Boşanmada Kusur Durumu
Boşanmada kusur durumu, yargıç tarafından belirlenir. Kusur durumu belirlendikten sonra, boşanma süreci daha hızlı ilerleyebilir veya tazminat miktarı değişebilir. Ancak, kusur durumu belirlenmeden de boşanma gerçekleşebilir.
Sonuç
Sonuç olarak, boşanmada kusur durumu çiftlerin evlilik sürecindeki davranışlarına göre belirlenir. Bu durum, evlilik birliğinin sona ermesine neden olabilir ve hukuki yollarla ayrılık gerçekleşir. Çiftlerin boşanma sürecinde uzlaşmacı davranmaları ve sorunları en az zararla çözmeleri önemlidir.
TC.YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2016/1826
K. 2016/2489
T. 15.2.2016
* KİŞİNİN KENDİ KUSURUNA DAYANARAK BOŞANMA HÜKMÜ ELDE EDEMEMESİ ( Boşanmaya Neden Olan Olaylarda Davacı Erkeğin Tam Kusurlu Kabul Edildiği Ancak Evlilik Birliğinin Devamında Eş ve Çocuklar İçin Yarar Kalmadığından Boşanma Kararı Verildiği – Boşanmaya Karar Vermek İçin Davalının Az da Olsa Kusurlu Bulunması Zorunlu Olduğu/Boşanma Davasının Reddedilmesi Gerektiği )
* DAVACI ERKEĞİN TAM KUSURLU OLMASI – DAVALI KADININ KUSURU KANITLANAMAMASI ( Boşanmaya Karar Vermek İçin Davalının Az da Olsa Kusurlu Bulunması Zorunlu Olduğu – Bir Kimsenin Sırf Kendi Kusuruna Dayanarak Boşanma Hükmü Elde Edemeyeceği/Boşanma Davasının Reddedileceği )
* BOŞANMA DAVASI ( Boşanmaya Neden Olan Olaylarda Davacı Erkeğin Tam Kusurlu Kabul Edildiği Ancak Evlilik Birliğinin Devamında Eş ve Çocuklar İçin Yarar Kalmadığından Boşanma Kararı Verildiği – Boşanmaya Karar Vermek İçin Davalının Az da Olsa Kusurlu Bulunması Zorunlu Olduğu/Bir Kimsenin Sırf Kendi Kusuruna Dayanarak Boşanma Hükmü Elde Edemeyeceği )
4721/m. 166
ÖZET : Boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir.
Mahkemece; “davacının uzun süre yurt dışında yaşadığı ve maddi ve manevi yükümlülüklerini yerine getirmediği, evli1ik birliği içindeki sadakat güven ve paylaşım ortamının davacının kusurlu davranışları yüzünden ortadan kalktığı” gerekçesiyle boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkek tam kusurlu kabul edilmiş ancak evlilik birliğinin devamında eş ve çocuklar için yarar kalmadığından tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Boşanmaya karar vermek için davalının az da olsa kusurlu bulunması zorunludur. Davalı kadının kusuru kanıtlanamamıştır. Davacı tam kusurludur. Bir kimse sırf kendi kusuruna dayanarak boşanma hükmü elde edemez.
Bu itibarla davanın reddi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından tamamına yönelik olarak, davacı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafaka yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Mahkemece; “davacının uzun süre yurt dışında yaşadığı ve maddi ve manevi yükümlülüklerini yerine getirmediği, evli1ik birliği içindeki sadakat güven ve paylaşım ortamının davacının kusurlu davranışları yüzünden ortadan kalktığı” gerekçesiyle boşanmaya neden olan olaylarda davacı erkek tam kusurlu kabul edilmiş ancak evlilik birliğinin devamında eş ve çocuklar için yarar kalmadığından tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesine göre boşanmaya karar vermek için davalının az da olsa kusurlu bulunması zorunludur. Oysa toplanan delillerden davalı kadının kusuru kanıtlanamamıştır. Davacı tam kusurludur. Bir kimse sırf kendi kusuruna dayanarak boşanma hükmü elde edemez.
Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamına göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istenmesi halinde yatıranlara iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın