Günümüz ekonomik koşullarında borçlu olmayan kalmadığı gibi yine adliyelerde yer alan icra daireleri ile de tanışmayan pek kalmadı.
Zorlu ekonomik koşullar altında hayatını idame ettirmeye çalışan vatandaşların pek çoğu maaşından arttıramadığı için kredi kartı kullanımı, kredi çekimi veya sair sebeplerle kendisini, külfeti baya yüksek olan borçlar altına sokmakta.
Eee haliyle var olan ülkemiz ekonomik koşullarının hali ortada iken vatandaşlarımız çoğu zaman bu sebepler dolayısıyla kendisini icra tehditi altında bulabiliyor.
Bu aşamada çoğu borçlunun da aklına şu soru geliyor;
Alacaklılarımın benden para tahsil etmesinin önüne nasıl geçebilirim veyahut geçebilir miyim?
Bugünkü var olan bu yazımız ile sizleri bu konuda aydınlatmaya çalışacağız.
Tabiri caiz ise artık alacaklısı kapıya dayanmış ve icralık olmuş olan borçlunun, genel itibarıyla üzerine herhangi bir mal varlığı olmadığı gibi banka hesaplarında da herhangi bir mevduatı genel itibariyle olmamakta.
Günümüz koşullarında, tabiki bir genelleme yapmak hoş olmasa da çoğu icraya düşen vatandaşlarımız, emekçi vatandaşlarımız olduğundan, icra borçları sebebiyle kendilerinin bağlı bulundukları iş yerinden aldığı maaşının 1/4 kesilmesinin önüne geçmek adına, anlaşmalı olarak kendisini bir başka kişiye borçlandırarak (Senet, sözleşme, dekont vs. ile) bu kesintinin önüne geçme istemekte.
Ve çoğu zamanda da bu konuda da muvaffak olmaktadırlar.
Yapılan işlem ile kalıcı olmasa da geçici bir çözüm ile alacaklılarının kendisinden para tahsil etmesinin önüne geçmiş olsa da borçlu, yapmış olduğu işlemin vermiş olduğu rahatlama hissi ve alacaklılarını ötelemiş olmanın keyfi ile
”oh be borçlarımdan şimdilik kurtuldum, epeyce bir süre rahat ederim” demektedir. Ancak yapılan işlem ilk başta vatandaşlarımızın kulağına çok hoş gelse de ilgili işlemin bazı ağır sonuçları çoğu zaman olabilmektedir.
Şöyle bağlayacak olursak ve var olan durumu açarsak, söz konusu yapılmış olan anlaşmalı icra işlemi, iki tarafın karşılıklı anlaşma iradeleri ile ortaya yoktan var ederek çıkarmış oldukları ve aslında var olmayan bir borç kaynaklı meydana gelen hukuki bir işlemdir. Yapılan işlemin İcra İflas Kanunu ilgili hükümleri uyarınca muvazaalı (Danışıklı) olduğu bazı şartlar altında kabul edilmektedir.
Dolayısıyla geçici olarak alacaklılarından kaçan vatandaşımız ilgili işlemin bazı kritik detaylarının göz ardı ederek işlem yapması neticesinde kaçtığı borçtan çok daha büyük borçlarla ve davalarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu durumun önüne geçebilmek adına da bazı kritik hususlara çok fazla dikkat edilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, yapılan işlem ilk başta hukuki anlamda her manada geçerli bir işlem iken, var olan ve yapılmış olan işlemin anlaşmalı bir işlem olduğu şüphesini diğer alacaklılarda uyandıracak sebeplerin varlığı halinde İcra İflas Kanunu uyarınca açılacak olan davalara ve çok daha büyük sıkıntı duyacağı durumlarla ve borçlarla karşı karşıya kalabilmektedir.
Bu hususta böyle bir işlem yaparken kesinlikle ve mutlak surette dikkat edilmesi gereken çok önemli detayların varlığından vatandaşlarımızın haberdar olarak bu işlemi yapmaları işlemin sıhhati açısından oldukça büyük önem arz etmektedir. Dolayısıyla kırk bilseniz de bu konuda bir bilene muhakkak danışın.
Bu konu hakkında benzer makalelerimiz için tıklayın